Öyle bir derbi izledik ki bir an olsun gözlerimizi maçtan alamadık, bir an olsun bulunduğumuz yerden ayrılamadık…
Kontrol düzeneğinin devre dışı kaldığı çılgın derbide; daha akılcı, daha sakin, itidalli ve bulduğu fırsatları kıymetlendirme manasında çok daha mahir olan Galatasaray kazandı.
İSTATİSTİKLER FARKLI SÖYLÜYOR
Fenerbahçe ise Galatasaray’dan daha çok gol fırsatı yakaladığı (Gol beklentisi: 3.40-1.41), daha çok şut çektiği (24-13), daha çok isabetli şut bulduğu (10-6) daha çok rakip ceza alanı içinde topla buluştuğu (42-19), daha çok orta yaptığı (27-12), daha çok isabetli orta yaptığı (11-2) derbiden mağlup ayrılmanın hüznünü yaşadı.
PANİK VE MAHARET FAKTÖRÜ
Her açıdan üstün olduğu maçta Fenerbahçe’yi Galatasaray karşısında geriye düşüren en temel faktör panikti.
Evet, panik, telaş ya da kaygı, her ne derseniz…
Maç boyunca Fenerbahçeli oyuncuların yenemediği fakat Galatasaray’ın Torreira’nın golüyle üstünden attığı bu his, tahminen de maçın en belirleyici faktörlerinden biri oldu.
Orta sahanın jet süratiyle geçildiği, ekip uzunluklarının uzadığı, grup savunmalarının yok olduğu, alanların genişlediği, yerleşimin yerini geçişlerin aldığı derbide; fırsatları optimum düzeyde kıymetlendiren Galatasaray’a karşı, şuursuzca rakip alana atak etmeye çalışan, son topları olabilecek en makus formda kullanan, bulduğu birbirinden net gol fırsatlarını cömert bir biçimde harcayan, skorun da tesiriyle maç uzunluğu telaş içinde hareket eden bir Fenerbahçe izledik.
Öyle ki sarı lacivertliler; Sebastian Szymanski, Jayden Oostervolde, Allan Saint-Maximin, Edin Dzeko, Youssef En-Neysri (2) ile bulduğu birçok gol konumundan 1 gol dahi çıkaramadı.
CENAZE LEVAZIMATÇILIĞI ÜZERİNE
Evet, derbiler öbür maçlardan farklıdır, yalnız 3 puanı söz etmez… Hele ki ligin kalitesinin düştüğü, birkaç ekibin sıyrıldığı durumlarda daha da değerli bir hal alır.
Ancak şimdi ligin altıncı haftasında; ezildi-büzüldü-çöktü üzere telaffuzlarda bulunanlara, Mourinho da deva olmadı diyenlere, şampiyonluk gitti zılgıt atanlara, ezcümle cenaze levazımatçılığına soyunanlara meydan vermemeli Fenerbahçeli…
Zira Galatasaray ne dönem başında Beşiktaş’a 5-0 kaybettiğinde çöktü ne de bütçe olarak kendinden çok küçük Young Boys’a iki maçta kaybedip çeşidi elinden kaçırdığında…
Unutulmamalı; bu bir maraton ve bu uzun seyahatle köprünün altından daha çok sular akar…